a. Ortaklar arası anlaşmazlıklar
b. Şirketi devam ettirecek para kalmaması
c. Ürün pazar uyumu yakalanamadığında
d. Ortakların enerjisi tükendiğinde
Doğru cevap d.
Diğer tüm şıklar, ortakların enerjisi var ise çözülebilir. Anlaşmazlıklar karşılklı tartışarak çözülebilir. Şirketi devam ettirecek bütçe kalmadıysa ortaklar tüm enerjilerini para bulmaya ayırarak fikre küçük yatırımcıları ikna edebilir. Ürün pazar uyumu yoksa ortaklar pivot edebilir, iş geliştirme sürecine baştan başlayarak doğru yolu bulabilir. Ancak ortakların enerjisi yoksa startup kırılgandır. En ufak bir sebepte büyüme potansiyeli olan o girişim devam edemeyebilir. Peki enerjimizi nasıl yüksek tutacağız?
Etrafınızı yüksek enerjili insanlar ile çevreleyin.
Öyle insanlar vardır ki, biz onlara energy vampire da diyoruz, size sürekli negatiflikle yaklaşırlar. Bu kişilerin hayatlarında her daim söylenme ve yakınma hakları vardır. Kendileri her zaman haklıdır, ve her şeyin en iyisini hak ettiklerine inanırlar. Aslında bu insanlar bir fanusun içerisinde yaşamaktadırlar ve sizi de yanlarına çekmek isterler. Bazen bu kişiler en yakınınızdaki kişiler dahi olabilir. Bu durumda aslolan konu, girişiminizden ziyade sizin kendi hayatınızda nelerden ödün vereceğinizdir. Bu durumlarda nasıl davranacağız tamamen size kalmış. Ancak şunu söyleyebilirim, etrafınızda enerjinizi çeken insanlar olmasındansa kendinizle başbaşa kalmanız çok daha iyi. Böylece okumaya, yazmaya, üretmeye daha çok zaman bulursunuz. Kişinin kendiyle başbaşa kalabilmesi onun yaratıcılığını tetikler. Tabi evde oturup Netflix izlerseniz bu söylediklerim geçerli değil. Çok basit dahi olsa bir şeyler ile meşgul olmanız sizi durağanlıktan ve izleyici olmaktan çıkarıp önce sizi fikir sahibi yapar, sonra da sizi mevcut yolunuzda hızlandırır ve yeni yollara doğru sürükler.
Düşük seviyeli işlerden demotive olmayın.
Girişimleri kurumsal şirketlerden ayıran en önemli farklardan biri, girişimin çok fazla fedakarlık gerektirdiğidir. Kurumsal şirkette çalışırken yaptığınız işi seçebilirsiniz, bu benim gelişimimi olumsuz engelliyor, bu benim iş tanımımda yok, sene başında bu hedefleri koymamıştık diyebilirsiniz. En kötü ne yaparsınız? Olayları ve kişileri gözlemler, durumu bir süre idare eder, sonra başka pozisyona ya da şirkete geçersiniz. Ancak startup’ta her dakika çok gerçektir ve eğer Sabancı ya da Koç ailesi mensubu değilseniz, bir varoluş sürecini iliklerinize kadar hissederseniz. Girişiminizde her ne kadar CEO, CTO, CMO gibi havalı unvanlarınız olsa dahi, aklınıza gelebilecek en ufak görünen ancak en zaman alıcı işler dahi sizin üzerinize kalabilir. Buna ne kadar katlanabilirsiniz? Eğer ortağınız var ise, aslında o kişi ile bu durumu paylaşabilirsiniz. Birinizin verimsizliği diğerinin de başarısını etkileyeceği için, verimsiz hissettiğiniz zaman çok da geç olmadan destek isteyin. Bazen ortağınızla kısa bir iletişim kurmak bile size o ertelediğiniz işi yapmanızı kolaylaştırabilir. Hatta ortağınızın bu işleri yaparken sizi gözlemlemesi aslında onun da girişime dört elle sarılmasını sağlar. Unutmayın, ortak amaç exit yapmak, ancak aslolan yolculuğun ta kendisi.
Size ilk inanan sektör profesyonellerinin enerjilerinden beslenin.
Early adopter dediğimiz erken aşamada yaptığınız işin değerini anlayabilecek kişileri bulmak ve onlara mümkün olduğunca yakın olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kişiler mentor olabilir, hızlandırıcı programında tanıştığınız partner firma olabilir, ya da az ihtimalle outbound sales esnasında tanıştığınız potansiyel müşteriniz olabilir. Bu kişiler bulundukları kurumdan ziyade birey olarak vizyon sahibidirler ve sizin sizde göremediğiniz değerleri fark edebilirler. Aslında burada enerji durumu karşılıklıdır. Siz girişimci olmanın getirdiği cesaretle onlara ilham verirsiniz, onlar da size katkı sağlamaktan büyük keyif duyarlar ve bu süreci bir öğrenme ve gelişim fırsatı olarak değerlendirirler.
Müşterilerimiz var, artık rahatlayabilir miyiz?
Yaptığınız işin değerine müşteri karar verir. Bu durum girişimler için de böyledir, büyük şirketler için de. Aradaki fark, büyük şirketlerde müşteri kaybı tolere edilebilirken, B2B startup’larda arka arkaya birkaç müşteri kaybı olursa girişim son bulabilir. Nitekim sizin hakkınızda olumsuz en ufak bir geri bildirim sektörde kolayca ağızdan ağıza konuşulur ve siz anlamsız bir şekilde gerek yatırım ararken gerekse müşteri ararken kapıların kapandığını fark edebilirsiniz. Ancak ilk günden 360 derece müşteri odaklı olur, müşterinizin beklentilerine çözüm odaklı yaklaşımınızla cevap verebilirseniz bu size yaşama şansı verir. Dikkat edin; size başarılı olursunuz demiyorum, startup’ınızı scaleup’a dönüştürene ladar bu size yaşama şansı verir. Bu esnada tabi ki müşteri her ne isterse yapmayın, ancak onların düşüncelerini ön plana alın, girişiminizin değer önerisini de koruyarak gerekli pivot’ları yapmaktan ve risk almaktan çekinmeyin. Ortağınızla konuları masaya yatırın ve içgüdülerinizi de mutlaka kullanarak kararlar alın ve uygulayın. Bu süre içerisinde müşterilerinizle aktif iletişiminize devam ederek dengeleri koruyabilirsiniz.
Girişim serüveninizde bol enerjili, güneşin eksik olmadığı, zaman zaman yağmurların yağdığı ve bunların size fırsatlar sunacağına inandığım günler diliyorum!
Leave a Reply